............................ Yağmur'un masalları..............................


9 Ağustos 2012 Perşembe

Merhaba ajacanlar!!! bu günden itibaren sizlere ajan olmayı öğreteceğim. Bir zamanlar bende ajandım çünkü.Size bildiğim herşeyi anlatacağım.İlk önce gizli bir görünüme sahip olmalısınız.Sonra o izleyeceğiniz kişiyi belirlemeniz lazım.O KİŞİYİ BULDUKTAN SONRA GÖREVİNİZ BAŞLAR.O kişiyi iyice izleyin ama kendinizi SAKIN belli etmeyin!!!Eğer belli ederseniz ajanlığınız sona erer.Bana da aynen böyle oldu.Şimdi geleceğin ajanları sizlersiniz.Size güveniyorum.Size gereken herşeyi sırayla öğreteceğim ama ilk başta sevgili ajanlarım sizlerden yorumlar bekliyorum.Yorumlarınıza göre nasıl bir ajan olacağınızı belirleyeceğim.Bana bütün sorularınızı söyleyebilirisniz.Biliyorum şu an bunıu annelerinize okuyor olabilirsiniz ve annleriniz bunun size yalan olduğunu söylüyor

12 Haziran 2011 Pazar

Bir Yılbaşı Gecesi


Bir zamanlar çok sevecen bir kız varmış.Adı Seda'mış.Yalnız çok ama çok hediye isteyen bir kızmış.O yüzden Yılbaşı'nıı çok seviyormuş ve 1 hafta sonra da Yılbaşı'nı kutlama vakti gelecekmiş.Seda her akşam bana ne alacaklar diye düşünüyormuş ama bazen de ona kötü hediyeler alırlar diye kendini sıkıyormuş.Annesi hep ona:
-Önemli olan hediye değildir Seda.Önemli olan o Yılbaşı'nı bir arada mutlu ve güzel bir şekilde geçirip yıla iyi başlamak aslı önemli olandır.Hediyeleri sadece birbirimizi daha mutlu edebilmek için alırızdemiş ama annesi bunları söylerken Selda'nın aklı fikri yine hediyelerdeymiş.Annesi:
-Söylediklerim bir kulağından girip bir kulağından çıkıyor.demiş.Seda hediyeleri düşünürken günler geçmiş ve Yılbaşı'na 2 gün kalmış.Annesi Yılbaşı'na kimler onlara geliyorsa hepsine:
-Seda'nin yine aklı fikri Yılbaşı'nda alacağı hediyelerde.Bende bu yüzden,Yılbaşı'nin hediye değil, bir arada olmanın önemini ona anlatmak için hediye alacağım ama ona vermeyeceğim.Onla konuşur Yılbaşı'nın böyle bir arada olmanın önemimi anlatır,anladığındada hediyeleri verip SÜPRİİİİİİİZZZZZZ diye bağırırız.demiş.Herkes bu fikri beğenmiş ve onlar da öyle yapmaya karar vermişler.Sonun da Yılbaşı günü gelmiş ve herkes Seda'ların evine gelmişler.Seda süslü püslü giyinip misafirleri karşılamış ama geçerken ellerinde bir hediye bile görememiş.Herhalde saklıyorlar diye düşünmüş.Birlikte ilk önce sohpet etmişler ve yemeğe oturmuşlar.Seda niye hala hediyeleri vermiyorlar diye düşünmüş.Hem Yılbaşın'da yemekte hediyeleri birbirlerine verirlermiş.Bu işte bir gariplik var.diye düşünmüş.Sonra yemekten kalkmışlar ve Seda dayanamayıp:
-Hediyeleri açalım mı?diye sormuş.Annesi:
-Ne hediyesi?demiş.Seda:
-Nasıl yani hediye yok mu?Ama neden.deye tekrar sormuş.Babaannesi:
-Bugün hediyesiz bir Yılbaşı geçirmeye karar verdik.demiş.Seda çok üzülmüş.Oysa o kadar heveslenmişti .Sonra bir sürü oyun oynadılar ve sanki bu oyun ona hediye gibi geldi.Aslında Yılbaşı gerçektende hediye demek değilmiş.Yılbaşı bu günü bir arada geçirip,yıla iyi başlamak demekmiş.Annesi bu Yılbaşı'nın ne demek olduğunu Seda'nın anladığına inanmış ve herkesin kulağına sesssizce:
-Hadi arabadan hediyeleri alalım ve Seda'ya verelim.Bence Yılbaşı'nın önemini anladı.demiş.Anneannesi hediyeleri almak için:
-Aaaa araba da telefonumu unutmuşum.demiş ve evden çıkıp arabasına gitmiş.Herkesin hediyelerini almış ve Seda'nın anneannesi kapıdan içeri girince Seda o bütün hediyeleri görmüş ve:
-Bunlar nedir?Hani hediye yoktu.diye sormuş.Dedesi:
-Hiç hediyesiz Yılbaşı olur mu?Hadi hediyeleri aç.demiş.Seda çok sevinmiş ve herkese Yılbaşı'nın gerçek önemini ona öğrettikleri için teşekkür etmiş.Saat 12 olduğunda da herkes birbirini kucaklayıp geri kalan geceğide eylenerek ve gülerek geçirmişler ve çok eylenmişler!

11 Haziran 2011 Cumartesi

Kardeşli Bir Hayat

Bir zamanlar çok uslu bir kız varmış.Adı Selin'miş.Annesi her gün ona:
-Kardeş ister misin?diye sorarmış.Selin o zamanlar çok küçükmüş.Annesini neden ona böyle sorular  soruyor anlamıyormuş.Aylar geçmiş ve Selin büyümüş ama Annesi Selin'in küçüklüğünde sorduğu soruyu halen soruyormuş.Akşamları Selin bu sorunun cevabını düşünmüş ve annesine:
-Anne kardeşim olsa hayat nasıl olur?diye sormuş.Annesi:
-Eğer kardeşin olursa sanırım seninle çok ilgilenemem ama kardeş büyüyünce sana çok iyi bir arkadaş olabilir.demiş.Selin buna biraz üzülmüş ama bebekleri çok seviyormuş.Kendi kardeşi olursa çok mutlu ve ne kadar sevinçli olacağını düşünmüş.Üstelik bebek büyüdüğünde onla da oynar yazlığa gittiklerinde çok eylenceli olur diye düşünmüş.Annesine bunları anlatmış ve bir kaç gün sonra Selin'in anneannesine gitmişler.Selin çok mutluymuş.Birlikte kahvaltı etmişler.Selin kahvaltısını erken bitirdiği için masadan izin isteyerek kalkmış ve içeri televizyon izlemeye gitmiş.Selin'in annesi bir şey söylemiş ve nedense Selin'in anneannesi havalar uçmuş ve ellerini çırpmış.Selin ne olduğunu anlayamamş.Sonra Selin'in babası gelmiş ve Selin'e:
-Selin gel masaya sana bir şey söyleyeceğiz.demiş.Selin çok heyecanlanmış.Anneannesi ona:
-Sen en çok hayatta ne isterdin?diye sormuş.Selin ilk önce:
-Köpek ve yeni ev.demiş.Anneannesi ve annesi gülmüş.Dedesi:
-Başka?diye sormuş.Selin'in sonradan aklına gelmişve:
-Kardeş mi?demiş.Annesi sonradan atılarak:
Hamileyim.demiş.Selin buna çok şaşırmış ama ilk başlarda çok heyecenlanmamış.Yalnız sonradan öyle heyecanlanış ki.Sonra bir sürü kontrollere gitmişler ve bebeği görmüşler.Onu ilk başta köpeğe benzetmişler ama sonrada yüzü ortaya çıkmış.Selin'e çok benziyormuş.Aylar geçmiş ve Selin'in kareşi doğmuş.Eve bir altın top gelmiş ve çok mutlu yaşamışlar ayrıca bir sürü hediye de almışlar.

21 Ocak 2011 Cuma

Konuşkan Kirpi

Bir zamanlar Güzellik Ormanında bir sürü hayvan yaşarmış.Bu hayvanlardan biri de Konuşkan Kirpi'ymiş.Bu kirpi her zaman konuşur, her kesi rahatsız edermiş.Kirpi onların bu durumdan sıkıldıklarını hiç anlamamış.Hep konuşup konuşup durmuş.Sonunda orman bu duruma karar verip Konuşkan Kirpi'yi ormandan kovmuşlar.Zavallı kirpi ne yapsın.Tabi ki gitmek zorunda kalmış.Az gitmiş uz gitmiş.Sonunda bir ördek görmüş.Bu öredeğe:
-Sen beni ailene alırmısın?demiş.Ördek ise ne yapsın:
-Seni aileme alamam.Sen benden çok farklısın.Üstelik duydum ki sen çok konuşuyormuşsun.Seni aileme alamam!dedi.Kirpi ise bu durum karşısında üzülmüş ve yoluna devam etmiş.Gitmiş gitmiş sonunda yolunda bir at görmüş.Ata:
-Senin ailene katılabilirmiyim?demiş.At ise ne yapsın:
-Hayır!Seni aileme alamam.demiş.Sen benden çok farklısın!Üstelik senin çok konuşkan olduğunu duydum.demiş.Kirpi yine çok üzülmüş.Umutsuzmuş.Sonunda giderken yolunda bir kirpi görmüş.Kirpiye umutsuz bir şekilde:
-Sizin aileye katılabilir miyim?demiş.Kirpi sonradan eklemiş:
-Kesin senden çok farklıyım. Sende beni ailene almazsın.Üstelik ben konuşuyorum.Benden sıkılırsın.demiş.Kirpi:
-Tabikide hayır!demiş.Bende kirpi sende kirpisin aynıyız.Hem biliyormusun bende yalnızım.Bende çok konuşuyorum.Kimse beni istemiyor.Hadi senle arkadaş olalım.demiş.Kirpi buna çok sevinmiş.İki kirpi oynayıp gülerek dolaşmışlarve güzel bir arkadaşlık başlatıp bunu sonsuza kadar devam ettirmişler.

25 Ekim 2010 Pazartesi

Ayşe ve Elif

Bir zamanlar 2 çocuk varmış.Bu çocukların adı Elif ile Ayşe.Eilf ve Ayşe nin aileleri hep çalışırmış.Onlara park sözü verilir ve o söz iş dolayasıyla gidilmezmiş .Ayşe ve Elif bunlara çok üzülürmüş.Bu anne babalar bir gün bir araya gelip onlara süpriz yapıp onlara söz vererek parka götürmüşler.Hep birlikte parkta oyun oynamışlar.Çok eğlenmişler.Sonra Elif kayıp olmuş.Ayşe bunu sonradan fark etmiş.Sonra onu aramaya annesinden ve babasından gizline kaçmış.Ayşe Elif kadar saf değilmiş.Arkasından mısırları dökmüş.Ama Ayşe fark etmeden bir kuş o mısırları gizlice teker teker yemiş.Ayşe Elif i bulmuş.Ayşe ve Elif çok mutlu olmuşlar.Eve dönmek için arkalarını döndüklerinde birde ne görsünler arkalarında hiç mısır yok.İkiside çok korkmuşlar.Sonra anne babaları onların olmadıklarını fark etmişler.Onları aramaya çıkmışlar.Anneler arkalarından yaprak dökmüşler.Ama babalar bunları bilmiyorlarmış ve yapraklarla futbol oynamaya başlamışlar.Çocukları bulmuşlar.Arkalarını dönerken yapraklar yok diye söylenmişler.Babalar bundan dolayı özür dilemişler.Bir peri ortaya çıkmış ve onları parka geri götürmüş ve hafızalarını silmişler.Hepsi parka geri dönmüş ve bu sefer hepsi ne oldu değip bu sefer hepsi parkta oyun oynamaya başlayıp çok eylenmişler.Bu sefer anne babalar işlerini daha fazla erteleyip onlarla daha çok oynayıp eylenmişler.Herkes harika bir şekilde yaşamış.

11 Ağustos 2010 Çarşamba

Evini Özleyen Tilki

Bir zamanlar bir tilki varmış. O tilki çok güzel ve modern bir evde yaşıyormuş.Tıpkı bir şato gibi.Tilki eskiden çok mutluymuş.Peki ama şimdi.Evden kaçıp dışardaki Dünya'yı tanımak istiyormuş.Etrafta başka tilkiler görüp eylendiklerini görüyormuş.O da böyle bir hayat istiyormuş.Ama dışarıdaki hayat onun uyum sağlayamayacağı kadar zor.Diğer tilkiler buna alışık.Ama bu onu bilmiyor.Bir gün sahibi camı açtığında ev tilkisi bunu gördü.Önce bunun yalnış bir karar olabileceğini düşündü.Ama sonra bunun bir fırsat olduğunu anladı ve evden hemencecik kaçtı.Önce dışarıdaki mis gibi kokuyu kokladı.Sonra biraz gezmeye karar verdi.Ne kadar heyecanlıydı bilemezsiniz.Ama yaptığıda teklikeliydi.Etrafı gezdikten sonra diğer tilkilerle oyun oynamak istedi.Başka tilkiler aramaya başladı.Tilkiler onun yabancı olduklarını hemen anladı.Onun aslında şatodan olduğunu biliyorlardı.Bu yüzden onunla oynamak yerine harika bir şatoda yaşamak nasıl bir şey diye sordular.Şatodaki tilki biraz iyi biraz sıkıcı dedi.Sonra da bunlar yerine oyun oynasak ne dersiniz dedi. Onlar bunu istemeyince hemen çekip gitti.Aslında birazda acıkmıştı.evini aramaya başladı.Ama bulamadı kayıp olmuştu.Sonra bir patika gördü onu takip etti ve böylece evini buldu.Sahibi onun için çok korkmuştu.onu görünce de çok sevindi.Şapşal tilkimiz de bir daha sahibine sormadan evden kaçmayacağına söz verdi.Evinide çok özlemişti.

17 Nisan 2010 Cumartesi

Minik Kuş

Bir zamanlar ufacık minicik bir kuş varmış.Bütün arkadaşları ona cüce dermiş.Minik kuş bundan hiç memnun değilmiş.Hemen büyümek istiyormuş.Ama bu okadarda mümkün değilmiş.Oysa ki bütün dersleri çok iyiymiş.Bütün öğretmenleri onu çok seviyormuş.Akşam uyurken rüya görmeye başlamış.Rüyasında ağlayarak etrafta gezerken
 bir peri görmüş.Peri:
-Ne istersin  benden. demiş.Minik kuş.
-Ben sadece büyümek istiyorum.demiş.Peri onun bu dileğini gerçekleştirmiş.Artık arkadaşları gibi büyük olmuş.Arkadaşları onu böyle görünce çok şaşırmışlar.Onunla bir süre oynamaya başlamışlar.Sonra minik kuş kendiyle herkesten büyük olduğu için övünmeye başlamış.Arkadaşları onunla oynamayı bırakmışlar.Minik kuş buna biraz üzülmüş:
-Neden hala benimle oynamıyorlar.demiş.Birden peri gelmiş ve:
-Kendinle övündüğün için seninle oynamayı bıraktılar.demiş.Minik kuş:
-Ama bu doğru ben onlardan büyüğüm.demiş.Peri:
-Ama kendinle övünmeni sevmediler.demiş.Minik kuş yine üzülmüş ve o zaman uykudan kalkmış.Minik kuş o zaman küçük olmanın o kadar kötü olmadığını anlamıştı.Büyük olmak diğer arkadaşlarımın benle iyi geçineceği anlamına gelmez dedi ve uyumaya devam etti.Ertesi sabah okulda yine herkes ona cüce demeye devam ediyordu.Minik kuş evet ben bir cüce kadar küçüğüm ve bunda gurur duyuyuyorum dedi.Zaten elinde sonunda büyüyeceğim dedi ve artık derslerine odaklanmaya devam etti.